Yaşlandıkça Cildinizde Oluşan Şeyler
1. Giriş
Bu çalışmada, yaşlanma sürecinde ciltte oluşan çeşitli sorunları ele alacağız. Ciltte meydana gelen değişiklikleri tanımlayarak, her bir durumun nedenlerini, belirtilerini ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Yaşlanma sürecinde karşılaşılan aktinik keratoz, seboreik keratoz, yaşlılık lekeleri, cherry anjiyomu, benler, solar elastozis, varisler, örümcek venler, kaşıntılı cilt, bacak ülserleri, kontakt dermatit, morarma, kırışıklıklar, sarkık cilt ve cilt kanseri gibi farklı cilt sorunlarını ele alarak, bu problemlerin nedenlerini, belirtilerini, tanı ve tedavi yöntemlerini açıklayacağız.
2. Aktinik Keratoz
Aktinik keratoz, düşük düzeyde kanserli doku değişikliği olarak bilinir ve genellikle UV ışınlarına uzun süre maruz kalan kişilerde görülür. Güneşe maruz kalma, açık ten rengi, yaş ve bağışıklık sistemi zayıflığı gibi risk faktörleri aktinik keratozun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durum, kırmızı veya pembe renkte, kabuklu lezyonlar şeklinde kendini gösterebilir. Dermatologlar, biyopsi ve dermoskopi gibi yöntemlerle aktinik keratoz tanısını koyarlar.
2.1. Nedenleri ve Risk Faktörleri
Aktinik keratozun nedeni genellikle UV ışınlarına uzun süre maruz kalma olarak bilinir. Ayrıca genetik yatkınlık, açık ten rengi, yaşlanma, bağışıklık sistemi zayıflığı ve organ nakli sonrası immünosüpresif ilaç kullanımı gibi risk faktörleri de etkili olabilir. Güneş ışınlarına maruz kalmaktan kaçınma, koruyucu giysi ve güneş kremi kullanımı bu durumun önlenmesinde önemli rol oynar.
2.2. Belirtiler ve Tanı
Aktinik keratoz, genellikle kırmızı veya pembe renkte kabuklu lezyonlar olarak ortaya çıkar. Bu lezyonlar genellikle yüz, kulaklar, boyun, kollar, eller ve bacaklarda görülür. Dermatologlar, görsel muayene ve dokunma ile lezyonların incelenmesiyle aktinik keratoz teşhisi koyabilirler. Tanıyı doğrulamak için bazen biyopsi yapılabilir.
3. Seboreik Keratoz
Seboreik keratoz genellikle yaşlılık döneminde görülen, iyi huylu bir cilt lezyonudur. Genellikle renkli, kabarık veya düz, yuvarlak veya oval lezyonlar şeklinde ortaya çıkar. Tipik olarak cildin açık renkli bölgelerinde, özellikle yüz, göğüs, sırt ve kollar üzerinde görülür. Genellikle kaşıntıya veya ağrıya neden olmazlar ve genellikle zararsızdırlar.
3.1. Genel Özellikler
Seboreik keratozlar genellikle tamamen zararsızdır ve genellikle kozmetik endişeler nedeniyle kaldırılmak istenir. Renkleri genellikle cilt tonundan biraz daha koyu olabilir ve sıklıkla dağılmış küçük siyah noktalar içerebilir. Genellikle yavaş büyüyen, keskin sınırlı ve genellikle yuvarlak, oval veya düzensiz şekillerde olabilirler.
3.2. Teşhis ve Tedavi
Seboreik keratozlar genellikle fiziksel muayene ile teşhis edilebilir. Genellikle kaldırmaya gerek duyulmaz, ancak kozmetik nedenlerle veya rahatsızlık veriyorsa cerrahi yöntemlerle çıkarılabilir. Elektrokoterizasyon, kriyoterapi, dikiş, lazer cerrahisi gibi farklı tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Bir doktora danışarak en uygun tedavi yöntemi belirlenmelidir.
4. Yaşlılık Lekeleri
Yaşlılık lekeleri, güneşe maruz kalan cildin yaşlanmasıyla oluşan kahverengi ya da siyah lekelerdir. Genellikle yüz, eller, kollar ve sırt gibi güneş ışığına en çok maruz kalan bölgelerde görülür. Bu lekeler, cildin güneşe maruz kalmasıyla birlikte melanin pigmentinin birikmesi sonucu ortaya çıkar. Yaşlılık lekeleri genellikle estetik kaygılardan dolayı tedavi edilir.
4.1. Oluşum Mekanizması
Yaşlılık lekeleri oluşum mekanizması, güneşin UV ışınlarının cildin derin dokularına ulaşıp melanin üretimini artırmasıyla başlar. Melanin pigmenti, cildi güneşin zararlı etkilerinden korur, ancak aşırı maruz kalma durumunda ciltte lekelerin oluşumuna neden olabilir. Bu lekeler, zamanla cildin yaşlanmasıyla da ilişkilendirilir.
4.2. Tedavi Seçenekleri
Yaşlılık lekelerinin tedavi seçenekleri arasında kriyoterapi, lazer tedavisi, kimyasal peeling ve leke kremleri bulunmaktadır. Ancak tedavi seçenekleri öncesinde mutlaka bir dermatolog tarafından değerlendirme yapılmalıdır. Güneş koruyucu kullanımı, güneşten korunma ve düzenli cilt bakımı da yaşlılık lekelerinin oluşumunu engellemek ve mevcut lekelerin daha az belirgin olmasını sağlamak için önemlidir.
5. Cherry Anjiyomu
Cherry Anjiyomu, cildin yüzeyine yakın küçük, kırmızı renkli damar lekeleridir. Genellikle 30 yaşından sonra ortaya çıkarlar ve sıklıkla boyutları zamanla büyür. Bu lezyonlar genellikle herhangi bir semptoma yol açmazlar ve genellikle kozmetik endişeler nedeniyle tedavi edilirler. Basınç, sıcaklık veya güneş ışığına maruz kalma gibi etkenler lezyonların büyümesine neden olabilir. Risk faktörleri arasında cilt rengi, yaş ve hormonlar yer alır.
5.1. Nedenleri ve Semptomlar
Cherry Anjiyomu'nun nedeninin tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Bu lezyonlar genellikle yüz, boyun, göğüs ve omuzlarda görülür. Semptomlar genellikle kaşıntı veya ağrıya neden olmaz, ancak kişilerin estetik kaygılarına sebep olabilir. Ayrıca, bazen özellikle yaralanmalar sonucunda kanayabilirler.
5.2. Tedavi Yöntemleri
Cherry Anjiyomu genellikle zararsız olsa da, kozmetik endişeler nedeniyle tedavi gerekebilir. Elektrokoter veya lazer tedavisi lezyonları yok etmek için kullanılabilir. Bu tedaviler sonrasında ciltte hafif bir kabuklanma veya kızarıklık görülebilir, ancak genellikle kısa sürede iyileşir. Diğer seçenekler arasında kriyoterapi (soğuk tedavisi) ve cerrahi çıkarma yer alır.
6. Benler
Benler, ciltte melanosit hücrelerinin büyük bir yoğunluğu olan pigmentli lezyonlardır. Genellikle zararsız olsalar da, bazı durumlarda melanom gibi cilt kanserlerine dönüşebilirler. Bu nedenle, benlerin düzenli olarak kontrol edilmesi ve değişikliklerin takip edilmesi önemlidir. Ayrıca, benlerin bazı tipleri güneş ışığına maruz kalmaya bağlı olarak oluşabileceğinden, uzun süre güneşe maruz kalmaktan kaçınmak da önemlidir.
6.1. Çeşitleri ve Özellikleri
Benlerin farklı tipleri vardır. Düz, kabarık, pigmente, pigmentasyon içermeyen, doğum lekeleri gibi birçok farklı çeşidi bulunmaktadır. Ayrıca, benlerin boyutu, şekli, rengi ve kenarları da kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle, benlerin düzenli olarak kontrol edilmesi ve değişikliklerin takip edilmesi büyük önem taşır.
6.2. Risk Faktörleri ve Tedavi
Benlerin oluşumunda genetik faktörler, hormonel değişiklikler ve güneş ışığına maruz kalma gibi birçok risk faktörü rol oynayabilir. Tedavi yöntemleri arasında cerrahi çıkarma, lazer tedavisi, ve kriyoterapi gibi seçenekler bulunmaktadır. Ancak, herhangi bir benin tedavisi öncesinde mutlaka doktor kontrolünden geçilmelidir. Ayrıca, benlerin dengeli bir şekilde güneş ışığına maruz kalınarak korunması da önemlidir.
7. Solar Elastozis
Solar elastozis, cildin güneşe maruz kalması sonucu oluşan elastik liflerin hasar görmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Uzun süreli güneş ışığına maruz kalmak, cildin esnekliğini sağlayan liflerin zayıflamasına ve cildin sarkmasına neden olabilir. Genellikle yüz, boyun ve ellerde görülür. Bu durumun tedavisi için cildin güneşten korunması, antioksidan içeren kremlerin kullanılması ve cilt bakımı önemlidir.
7.1. Tanım ve Oluşum Mekanizması
Solar elastozis, derideki elastik liflerin güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalması sonucu zayıflaması ve cildin sarkmasıyla karakterize edilen bir durumdur. UV ışınları cildin kollajen liflerine zarar verir ve cildin elastikiyetini kaybetmesine neden olur. Bu durumda ciltte kırışıklıklar, sarkmalar ve lekeler oluşabilir. Solar elastozisin oluşumunu önlemek için güneşten koruyucu kremler kullanılmalı ve güneşe uzun süreli maruz kalınmamalıdır.
7.2. Tedavi ve Önleme Yöntemleri
Solar elastozisin tedavisinde ciltteki hasarın azaltılması ve cildin gençleştirilmesi hedeflenir. Bu amaçla güneşten koruyucu kremler düzenli olarak kullanılmalı, cilt bakımı yapılmalı ve antioksidan içeren ürünler tercih edilmelidir. Cilt sarkmalarını gidermek için lazer terapisi, cilt dolguları ve cilt germe işlemleri uygulanabilir. Solar elastozisi önlemek için güneşten koruyucu giysiler giyilmeli ve güneş ışığından kaçınılmalıdır.
8. Varisler
Varisler genellikle düzensiz mavi veya mor renkte damarların görünür hale gelmesi ile kendini gösterir. Ayrıca hafif ağrı, kaşıntı veya bacaklarda ağırlık hissi gibi belirtiler de varislerin bir işareti olabilir. Varislerin komplikasyonları arasında kan pıhtılaşması, cilt ülserleri veya damar iltihabı bulunur. Bu komplikasyonlar acil müdahale gerektirebilir. Varisler genellikle tedavi gerektirmez ancak şiddetli vakalarda cerrahi müdahale veya skleroterapi gibi tedavi seçenekleri uygulanabilir.
8.1. Belirtiler ve Komplikasyonlar
Varislerin belirtileri arasında genellikle damarların deride belirginleşmesi, bacaklarda ağrı ve şişlik, kaşıntı, kramplar ve ciltte renk değişiklikleri bulunur. Komplikasyonlar arasında ise kanama, cilt ülserleri, damar iltihabı gibi ciddi durumlar yer alır. Bu belirtiler veya komplikasyonlar varsa, derhal bir doktora başvurmak önemlidir.
8.2. Tedavi Seçenekleri
Varislerin tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, skleroterapi, lazer tedavisi ve cilt altı damarları sıkıştıran veya bloke eden teknolojik yöntemler bulunur. Tedavi seçeneği şiddetliği ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Doktorun yönlendirmesiyle hangi tedavi yönteminin uygun olduğunun belirlenmesi önemlidir.
9. Örümcek Venler
Örümcek venler, genellikle yaşlanmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan küçük, kırmızı veya mavi renkli damarların görünür hale gelmesidir. Bu durum cilt yüzeyinde oluşan ince damarların genişlemesi sonucunda meydana gelir. Genellikle genetik yatkınlık, hamilelik, aşırı güneşe maruz kalma ve obezite gibi faktörler örümcek venlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Örümcek venlerin genellikle ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı düşünülse de, estetik olarak rahatsızlık verebilirler.
9.1. Nedenleri ve Genel Özellikler
Örümcek venlerin nedenleri genellikle genetik faktörlere bağlıdır. Bunun yanı sıra, hormonal değişiklikler, fazla güneşe maruz kalma, aşırı alkol tüketimi ve obezite de örümcek venlerin oluşumunu etkileyebilir. Genellikle bacaklarda ve yüzde görülen bu damar genişlemeleri, kişinin yaşam kalitesini etkileyebilir. Özellikle estetik kaygılar doğrultusunda tedavi edilmesi gerekebilir. Pendikülere benzer şekilleri olan örümcek venler, genellikle rahatsızlık vermez, ancak bazı durumlarda kaşıntı veya yanma hissi oluşturabilir.
9.2. Tedavi Yöntemleri
Örümcek venlerin tedavisi genellikle kozmetik nedenlerle tercih edilir. Skleroterapi adı verilen bir işlemle, cilt altındaki genişlemiş damarların küçültülmesi ve görünmez hale getirilmesi sağlanabilir. Bu işlem genellikle ağrısızdır ve kişinin normal aktivitelerine hemen dönmesine izin verir. Bunun dışında lazer tedavisi de örümcek venlerin tedavisi için etkili bir yöntem olabilir. Ancak hangi tedavi yönteminin uygun olduğu konusunda bir cilt uzmanından yardım almak önemlidir.
10. Kaşıntılı Cilt
Yaşlandıkça cildinizde kaşıntılı bir cilt durumuyla karşılaşabilirsiniz. Bu durum genellikle cildin kurumasıyla ilişkilidir ve bazen ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Kaşıntılı cilt genellikle kuru ve hassas cildin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Cildin kurumasını önlemek için nemlendirici kullanmak önemlidir. Ayrıca, kaşıntılı cilt durumunun altında yatan ciddi bir sağlık sorunu olabileceğinden, kaşıntı şiddetliyse ve uzun süre devam ediyorsa bir doktora başvurmak önemlidir.
10.1. Nedenleri ve Belirtiler
Kaşıntılı cildin nedenleri arasında kuru cilt, alerjiler, egzama, cilt enfeksiyonları, karaciğer hastalıkları ve bazı ilaçların yan etkileri bulunabilir. Kaşıntılı cildin belirtileri arasında cildin kızarması, kabarcıklar, kuruluk, pullanma ve cildin tahriş olması yer alabilir. Kaşıntı, bazen genellikle geceleri kötüleşebilir ve rahatsız edici bir durum olabilir.
10.2. Tedavi ve Önleme
Kaşıntılı cilt durumunu tedavi etmek ve önlemek için nemlendirici kullanmak önemlidir. Ayrıca kaşıntıya neden olan altta yatan sorunun tedavi edilmesi de gerekebilir. Alerjiler, egzama veya cilt enfeksiyonları gibi durumlar için doktorunuzun önerdiği ilaçları kullanmak, kaşıntının azaltılmasına yardımcı olabilir. İlaç kullanımı konusunda doktorunuza danışmak her zaman önemlidir ve kaşıntılı cilt durumunda bir doktora başvurmanız önemlidir.
11. Bacak Ülserleri
Bacak ülserleri, genellikle yaşlı bireylerde görülen ve tedavi edilmesi gereken ciddi bir cilt sorunudur. Genellikle alt ekstremitelerde, özellikle bacaklarda, kronik damar yetersizliği nedeniyle oluşur. Genellikle yaralanma, damar hastalıkları, diyabet veya enfeksiyonlar gibi faktörlerin etkileşimi sonucunda meydana gelir. Tedavi edilmediği takdirde enfeksiyona ve diğer ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle, bacak ülserlerinin belirtileri olan ciddi ağrı, kızarıklık ve akıntı durumunda hemen bir uzmana başvurulmalıdır.
11.1. Oluşum Mekanizması
Bacak ülserlerinin oluşum mekanizması genellikle kronik venöz yetmezlik veya yetersiz dolaşım nedeniyle kanın bacaklarda birikmesi sonucunda başlar. Bu durum ciltte ağrılı yaraların oluşmasına ve enfeksiyon riskinin artmasına neden olabilir. Ayrıca, bacak ülserlerinin oluşumunda damar duvarının zayıflaması da rol oynar. Bu durum, damarların içindeki kanın dışarı sızmasına neden olarak ciltte yaraların oluşmasına zemin hazırlayabilir.
11.2. Tedavi ve Bakım
Bacak ülserlerinin tedavisi, altta yatan nedenlerin belirlenmesi ve uygun tedavi planının uygulanmasını içerir. Bu genellikle dolaşımı iyileştirmeye yönelik tedavileri, enfeksiyonun kontrol altına alınmasını ve yaraların iyileşmesini kapsar. Tedavi sürecinde yara bakımı çok önemlidir. Yara yüzeyinin temizlenmesi, bandajların düzenli olarak değiştirilmesi ve enfeksiyonun önlenmesi için uygun ilaçların kullanılması gereklidir. Bunun yanı sıra, bacak ülserleri olan bireylerin düzenli olarak doktor kontrolünde olmaları ve gerekli bakımları almaları uzun vadeli başarı için önemlidir.
12. Kontakt Dermatit
Kontakt dermatit, cildin temas ettiği bir maddeye karşı alerjik reaksiyon sonucu oluşan bir cilt rahatsızlığıdır. Genellikle temastan sonra cildin kızarması, kaşıntı, kuruluk ve kabarma gibi belirtiler görülebilir. Bu durum, temas alerjisi ve irritan temas dermatiti olmak üzere iki farklı tipte ortaya çıkabilir. Temas alerjisi, alerjik reaksiyon sonucu oluşurken irritan temas dermatiti ise kimyasal maddelere maruz kaldığında meydana gelir. Bu durumun önlenmesi için, temasın hangi maddeye bağlı olduğunun belirlenmesi ve bu maddeyle temasın kesilmesi büyük önem taşır.
12.1. Tipleri ve Belirtiler
Kontakt dermatitin tipleri, temas alerjisi ve irritan temas dermatiti olarak bilinir. Temas alerjisi, ciltteki bir alerjik reaksiyon sonucu meydana gelir ve kaşıntı, kızarıklık, kabarma gibi belirtilere neden olur. Diğer bir tip olan irritan temas dermatiti ise kimyasal maddelere maruz kalındığında ortaya çıkar ve kuruluk, yanma, kabuklanma gibi belirtiler gösterir. Bu belirtiler, cildin temas ettiği maddeye bağlı olarak değişiklik gösterebilir ve dermatolog kontrolü gerektirir.
12.2. Tedavi ve Önleme
Kontakt dermatitin tedavisi, cildin temas ettiği alerjik veya irritan maddeyle temasın kesilmesi, kaşıntıyı azaltıcı losyonların kullanılması ve doktorun önerdiği kortikosteroid içerikli kremlerin uygulanmasıyla gerçekleştirilir. Ayrıca, cildin nem dengesini korumak ve kaşıntıyı önlemek amacıyla nemlendirici kremler kullanılmalıdır. Tedaviden önce yaşanılan temasın belirlenmesi ve bu maddenin uzak durulması, kontakt dermatitin tekrarını engellemek için oldukça önemlidir.
13. Morarma
Morarma, cildin altındaki kan damarlarının hasar görmesi sonucu meydana gelen bir durumdur. Genellikle darbe veya travma sonucu oluşan kanama, cildin renginde değişikliğe neden olur. Morarma genellikle kendiliğinden iyileşir ve ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaz. Ancak aşırı morarma, tekrarlayan morluklar veya bilinmeyen nedenlerle oluşan morluklar varsa mutlaka bir doktora görünmek gerekir.
13.1. Nedenleri ve Tanı
Morarmanın en yaygın nedeni darbe veya travma sonucu oluşan doku hasarıdır. Cilt altındaki kan damarlarının hasar görmesi sonucu kanın doku içerisine sızması ve morarma meydana gelir. Nadir durumlarda, kanın pıhtılaşma sorunları, kan hastalıkları veya kullanılan ilaçlar da morarma riskini artırabilir. Morarmaların genellikle hızla kendiliğinden iyileşmesi nedeniyle tanı genellikle fiziksel muayene ile konulur.
13.2. Tedavi ve İyileşme Süreci
Morarma durumunda genellikle özel bir tedavi gerekmez, çünkü morluklar genellikle kendiliğinden iyileşir. Ancak iyileşme sürecini hızlandırmak için soğuk kompres uygulamak, yaralı bölgeyi yukarı kaldırmak, düzenli dinlenmek ve kan pıhtılaşmasını artıran ilaçlar kullanmak faydalı olabilir. Ayrıca ciddi morluklarınız varsa veya morarma sürekli tekrarlıyorsa bir doktora başvurmanız önemlidir.
14. Kırışıklıklar
Cildin yaşlanmasıyla birlikte kırışıklıklar oluşabilir. Bu genellikle derinin esnekliğini ve kollajen üretimini azaltan yaşlanma sürecinin bir sonucudur. Güneşe maruz kalma, sigara içme, beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler kırışıklıkların oluşumunda rol oynayabilir.
14.1. Oluşum Mekanizması
Kırışıklıkların oluşum mekanizması genellikle cildin içerisinde bulunan kollajen ve elastin liflerinin zamanla azalmasıyla ilişkilidir. Bu liflerin azalması derinin esnekliğini kaybetmesine ve kırışıklıkların belirmesine neden olur. Ayrıca güneşe maruz kalmak da kırışıklıkların oluşumunu hızlandırabilir.
14.2. Tedavi ve Önleme Yöntemleri
Kırışıklıkların tedavisinde dermatologların önerdiği pek çok seçenek bulunmaktadır. Bunlar arasında botoks, dolgu maddeleri, mezoterapi, lazer tedavisi ve cilt bakımı uygulamaları bulunmaktadır. Ayrıca güneşten korunma, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve cilt bakımı gibi önlemler alarak kırışıklıkların oluşumunu geciktirmek mümkündür.
15. Sarkık Cilt
Yaşlanma süreciyle birlikte ciltteki kolajen ve elastin liflerinin azalması, yağ bezlerinin etkinliğinin azalması ve yerçekiminin etkisiyle cilt sarkmaları başlar. Cildin esnekliğini kaybetmesiyle birlikte sarkıklıklar oluşur. Bu durum genellikle yüz, boyun, eller, kollar ve bacaklarda görülür. Sarkık cilt, yaşlanmanın doğal bir sonucu olsa da, güneş maruziyeti, sigara kullanımı ve genetik faktörler de etkili olabilir.
15.1. Nedenleri ve Belirtiler
Sarkık cildin oluşumunda yaşlanma, güneşin zararlı UV ışınlarına maruz kalma, sigara kullanımı, hızlı kilo kaybı, yetersiz beslenme, genetik faktörler ve cilt tipi rol oynar. Sarkık cildin belirtileri arasında ince ve gevşek cilt, derin kırışıklıklar, sarkık ve düşük dokular, çene sarkması, boyun ve yanak sarkması yer alır.
15.2. Tedavi Seçenekleri
Sarkık cilt tedavisi için cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler bulunmaktadır. Cerrahi seçenekler arasında yüz germe, boyun germe ve göz kapağı estetiği yer alır. Cerrahi olmayan yöntemler arasında ise dermal dolgu maddeleri, lazer tedavisi, radyofrekans, ultrason ve dermapen gibi yöntemler bulunur. Tedavi seçeneği kişinin cilt tipi, yaş, cilt durumu ve beklentileri göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
16. Cilt Kanseri
Cilt kanseri, cildin en dış tabakasındaki cilt hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesi sonucu ortaya çıkan bir tür kanserdir. Cilt kanserinin en yaygın nedeni, UV ışınlarına maruz kalma ve güneş yanığıdır. Diğer risk faktörleri arasında açık ten rengi, aşırı güneşe maruz kalma, radyasyon tedavisi geçirme ve cilt kanseri öyküsü bulunmaktadır. Cilt kanserinden korunmak için güneşten korunma önlemleri alınmalı, güneşten koruyucu kullanılmalı ve düzenli cilt muayeneleri yapılmalıdır.
16.1. Risk Faktörleri ve Korunma
Cilt kanserinin risk faktörleri arasında güneşe maruz kalma, bronzlaşma cihazlarının kullanımı, açık renkli cilde sahip olma, ailede cilt kanseri öyküsü bulunması gibi faktörler yer almaktadır. Cilt kanserinden korunmak için, güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatlerde dışarıya çıkılmamalı, geniş kenarlı şapka ve güneş gözlüğü kullanılmalı, güneşten koruyucu kremler düzenli olarak kullanılmalı ve düzenli cilt muayeneleri yaptırılmalıdır.
16.2. Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Cilt kanserinin tanısı genellikle cilt muayenesi ve biyopsi ile konur. Cilt kanseri için kullanılan tedavi yöntemleri arasında cerrahi müdahale, radyasyon tedavisi, kemoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik ilaç tedavileri bulunmaktadır. Tedavi planı, hastanın tıbbi geçmişi, kanserin tipi, evresi ve hastanın genel sağlık durumu dikkate alınarak belirlenir.