REFLÜ (GÖR)

.
By - Ercy
0



Gastrointestinal Sistemde Reflü ve Gastroözefageal Regürjitasyon

1. Giriş

Bu derleme, gastrointestinal sistemde sıkça karşılaşılan reflü ve gastroözefageal regürjitasyon rahatsızlıklarının kapsamlı bir incelemesini sunmaktadır. Bu rahatsızlıkların nedenleri, semptomları, tanı yöntemleri ve tedavi seçeneklerine odaklanarak, okuyuculara temel bir anlayış sunulacaktır.

1.1. Tanım ve Temel Kavramlar

Reflü ve gastroözefageal regürjitasyon terimleri genellikle karıştırılabilmektedir, bu nedenle bu bölümde bu terimlerin ayrıntılı tanımları sunulacaktır. Ayrıca, reflü ve regürjitasyonun temel kavramları ve bu konseptlerin gastrointestinal sistemdeki rolü detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

1.2. Epidemiyoloji ve Prevalans

Reflü ve gastroözefageal regürjitasyonun epidemiyolojisi ve prevalansı, bu derlemenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu kısımda, dünya çapında bu rahatsızlıkların yaygınlığı, risk faktörleri ve farklı demografik gruplardaki görülme sıklığı detaylı bir şekilde ele alınarak okuyuculara kapsamlı bir bakış sunulacaktır.

2. Anatomi ve Fizyoloji

Gastrointestinal sistemde reflü ve gastroözefageal regürjitasyonun anlaşılması için özefagus ve mide anatomisi büyük önem taşır. Özefagus, mideye bağlanan bir boru şeklinde yapıdır ve mideyle teması LES (alt özofageal sfinkter) adı verilen bir kasın kontrolü altındadır. Mide anatomisi ise asit ve sindirim enzimlerinin salgılandığı bir organdır ve özefagustan gelen besinleri sindirerek barsaklara iletmekle görevlidir. Anatomi ve fizyolojiye ilişkin bu bilgiler, reflü ve regürjitasyonun mekanizmalarını anlamak için temel oluşturur.

2.1. Özefagus ve Mide Anatomisi

Özofagus ve mide, gastrointestinal sistemin önemli bileşenleridir. Özofagus, yutulan besinleri mideye taşıyan bir kas tüpüdür. Mide ise bu besinleri sindirerek vücudun ihtiyacı olan besin maddelerini emilim için ince bağırsaklara gönderir. Özofagusun üst kısmı, alt yemek borusu sfinkteri ile mide arasında yer alır ve bu bölgenin normal çalışması reflü ve regürjitasyonun önlenmesi açısından oldukça önemlidir.

2.2. LES ve Sfinkter Fonksiyonu

LES (alt özofageal sfinkter), özofagusun mideye bağlandığı bölgede bulunan kas yapısına sahip bir yapıdır. Burada kasların fonksiyonu, mideden geriye doğru sıvı ve sindirim enzimlerinin özofagusa geri kaçmasını önlemektir. Bu kasın normal fonksiyonu, reflux ve regürjitasyonun önlenmesinde kritik bir rol oynar. LES'in zayıf veya disfonksiyonel olması durumunda, reflü sorunları ortaya çıkabilir.

3. Reflü Patofizyolojisi

Reflü patofizyolojisi, özofagus ile mide arasındaki normal fizyolojik denge bozulduğunda ortaya çıkan durumu inceler. Bu dengeyi bozan faktörler arasında LES yetmezliği büyük rol oynar. LES yetmezliği, alt yemek borusunun kas tabakasındaki zayıflama sonucu mide asidinin özofagusa geri kaçışını tetikler, bu da reflü gelişimine zemin hazırlar. Ayrıca, asit ve non-asit reflü, mide içeriğinin özofagusa geri kaçışının yanı sıra asidik veya asidik olmayan özelliklere sahip olmasıyla farklılık gösterir. Asit reflü, mide asidinin özofagusa kaçışıyla meydana gelirken, non-asit reflüde mide sıvısının pH değeri normalden daha yüksek olabilir.

3.1. LES Yetmezliği ve Reflü Gelişimi

LES yetmezliği, alt yemek borusunun altından geçen LES kasının normalden daha gevşek veya güçsüz olması durumunu ifade eder. Bu durumda, mide içeriği normalden fazla özofagusa geri kaçış yapabilir. LES yetmezliği, mide ile özofagus arasındaki basınç farkını dengeleyen kasın zayıflaması nedeniyle reflü gelişimine katkıda bulunur. Bu durum, özofagus mukozasının zarar görmesine ve reflü belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açabilir.

3.2. Asit ve Non-Asit Reflü

Asit reflü, mide sıvısının özofagusa geri kaçışı sırasında asidik özellik göstermesi durumunu ifade eder. Bu durumda, özofagus mukozası asit etkisi altında kalabilir ve reflü semptomları ortaya çıkabilir. Öte yandan, non-asit reflüde mide sıvısının asidik olmayan özelliklere sahip olmasıyla özofagusa geri kaçışı söz konusu olabilir. Bu durumda da, özofagus mukozası non-asitik bileşenlere maruz kalabilir ve reflü semptomları görülebilir.

4. Klinik Bulgular ve Tanı

Gastroözefageal reflü hastalığı klinik olarak mide ekşimesi, retrosternal ağrı, yutma güçlüğü, öksürük, boğazda yanma hissi gibi semptomlarla kendini gösterir. Tanıda öncelikle detaylı bir hasta öyküsü alınır ve fizik muayene yapılır. Hastanın semptomlarına göre, endoskopi yapılabilir. Endoskopik inceleme, gastrit gibi başka bir durumdan kaynaklanan semptomları ekarte etmek ve olası komplikasyonları görmek için önemlidir. Ayrıca, radyolojik görüntüleme yöntemleri, özofageal anatomi ve fonksiyon bozukluklarını incelemek için kullanılabilir.

4.1. Belirti ve Semptomlar

Gastroözefageal reflü hastalığının en yaygın belirtileri mide ekşimesi, özofagus ağrısı, disfaji ve regürjitasyondur. Diğer belirtiler arasında ses kısıklığı, boğaz ağrısı, öksürük, astım semptomları ve gece uykusundan uyandıracak kadar şiddetli retrosternal ağrı bulunabilir. Bu semptomlar genellikle yemek sonrası veya yatarken kötüleşir. Ayrıca, reflü hastalığı bazen asıl semptomlar yerine farklı semptomlarla kendini gösterebilir.

4.2. Endoskopik ve Radyolojik Tanı Yöntemleri

Endoskopik ve radyolojik yöntemler reflü hastalığının tanısını doğrulamak ve olası komplikasyonları değerlendirmek için kullanılır. Özofagusun iç kısmının görüntülenmesi için endoskopi yapılır. Endoskopi ayrıca özofajit, Barrett özofagus gibi komplikasyonları tespit etmek için de önemlidir. Radyolojik incelemeler, özofageal motilite bozukluklarını ve alt özofageal sfinkter basınç değişikliklerini göstermek için kullanılabilir. Bu görüntüleme yöntemleri, hastalığın şiddeti ve tedavi planı için kritik bilgiler sağlayabilir.

5. Komplikasyonlar ve Tedavi

Reflü ve özofageal regürjitasyonun yaygın komplikasyonlarından biri özefajit ve Barrett özofagusun gelişimidir. Özefajit, özofagusun iltihaplanmasıdır ve reflü hastalığı olan bireylerin %50'sinde görülebilir. Barrett özofagus ise uzun süreli reflü sonucu meydana gelen özofagusun alt kısmındaki hücre değişimidir ve bu durum özofagus kanseri riskini artırabilir. Tedavi seçenekleri arasında antiasit ilaçlar, prokinetikler, PPI'lar, endoskopik ablasyon ve cerrahi müdahale bulunmaktadır. Tedavi, hastanın semptomları, lezyonun ciddiyeti ve hastanın genel sağlık durumu temel alınarak belirlenmelidir.

5.1. Özefajit ve Barrett Özofagus

Özefajit, özofagusun iltihaplanmasıdır ve reflü hastalığı olan bireylerin %50'sinde görülebilir. Özofajitin semptomları arasında yutma zorluğu, ağrı ve göğüs yanması bulunabilir. Barrett özofagus ise uzun süreli reflü sonucu meydana gelen özofagusun alt kısmındaki hücre değişimidir. Bu durum özofagus kanseri riskini artırabilir. Tedavi, antiasit ilaçlar, prokinetikler, PPI'lar, endoskopik ablasyon ve cerrahi müdahaleyi içermektedir.

5.2. Farmakoterapi ve Cerrahi Tedavi

Reflü hastalığının farmakoterapisi ve cerrahi tedavisi için çeşitli seçenekler mevcuttur. Antiasit ilaçlar, prokinetikler ve proton pompası inhibitörleri (PPI'lar) gibi ilaçlar semptomların hafifletilmesine yardımcı olur. Cerrahi tedavi seçenekleri arasında fundoplikasyon, lök ekstrakon ve endoskopik ablasyon yer almaktadır. Cerrahi seçenekler genellikle diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen veya ilaçlara cevap vermeyen hastalarda düşünülür. Tedavi seçimi, hastanın semptomları, lezyonun ciddiyeti ve hastanın genel sağlık durumu dikkate alınarak belirlenmelidir.

6. Pediatrik Reflü

Çocuklarda reflü, genellikle kusma, ağlama, kilo alamama, huzursuzluk ve aşırı salya akışı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Tanı genellikle semptomlara dayanarak konur ve endoskopi veya phmetri gibi invaziv testlere nadiren ihtiyaç duyulur. Tedavi yaklaşımları arasında yatıştırıcı ilaçlar, beslenme düzeni değişiklikleri ve bazen cerrahi seçenekler yer alır. Anne ve babaların dikkatli gözlemi, çocuklarda reflünün erken tanısı ve tedavisi için oldukça önemlidir.

6.1. Çocuklarda Reflü Belirtileri ve Tanı

Çocuklarda reflünün belirtileri arasında sık kusma, huzursuzluk, ağlama nöbetleri, yetersiz kilo alımı ve boğazda yanma gibi bulgular yer alabilir. Tanı genellikle semptomlara dayalı olarak konur ve invaziv testlere nadiren ihtiyaç duyulur. Endoskopi veya phmetri gibi testler, belirtiler net olmadığında veya tedaviye yanıt alınamadığında değerlendirilebilir. Çocuklarda reflünün erken teşhisi ve tedavisi, olası komplikasyonların önlenmesi açısından büyük önem taşır.

6.2. Tedavi Yaklaşımları ve Öneriler

Çocuklarda reflü tedavisinde genellikle yatıştırıcı ilaçlar, beslenme düzeni değişiklikleri ve bazen cerrahi seçenekler kullanılır. Tedavide beslenme düzenindeki değişiklikler, yatıştırıcı ilaçların kullanımı, baş pozisyonunun ayarlanması ve nadiren cerrahi müdahale yer alabilir. Anne ve babaların dikkatlice çocuklarını gözlemlemesi, belirtilerin fark edilmesi ve tedavi sürecinin takibi, çocuklarda reflü tedavisinde başarı sağlanması açısından önemlidir.

7. Hamilelikte Reflü

Hamilelik sırasında reflü, artmış intraabdominal basınç, hormonal değişiklikler ve mide boşalmasının yavaşlaması nedeniyle sık görülen bir durumdur. Yüksek progesteron seviyeleri, LES tonusunu azaltarak reflüyü artırabilir. Ayrıca, fetusun büyümesiyle uterusun mideye baskısı artabilir ve buna bağlı olarak reflü oluşabilir. Bu nedenle, gebelikte reflü şikayetleri oldukça yaygındır ve anne adayları için rahatsız edici olabilir. Bu dönemde reflüyle baş etmenin en etkili yolu, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleridir. Ayrıca, hamilelik sırasında kullanılan ilaçların güvenilirliği konusunda dikkatli olunmalıdır ve doktor önerisi olmadan ilaç kullanılmamalıdır.

7.1. Reflüye Neden Olan Faktörler

Hamilelik döneminde reflüye neden olan faktörler arasında, artmış intraabdominal basınç, hormonal değişiklikler, mide boşalmasının yavaşlaması ve yüksek progesteron seviyeleri yer almaktadır. Bunun yanı sıra, fetusun büyümesiyle uterusun mideye baskısı artabilir ve buna bağlı olarak reflü oluşabilir. Gebelik sırasında reflü riskini artıran diğer faktörler arasında aşırı kilo, hamilelik sırasında aşırı yemek yeme alışkanlığı ve hareketsiz bir yaşam tarzı da bulunmaktadır.

7.2. Tedavi Seçenekleri ve Güvenlik

Hamilelikte reflü tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, kullanılan tedavi seçeneklerinin anne ve fetüs açısından güvenli olmasıdır. Genellikle, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri, reflü şikayetlerinin azaltılmasında ilk adım olarak önerilir. Bu dönemde, yatış pozisyonu ve yemek sonrası yatmaktan kaçınma gibi önlemler alınmalıdır. Gerekirse, doktor kontrolünde antasitler veya histamin reseptör blokerleri gibi ilaçlar kullanılabilir. Ancak herhangi bir ilaç kullanmadan önce mutlaka doktor görüşü alınmalı ve emzirme döneminde de ilaç kullanımının güvenliği hakkında bilgi edinilmelidir.

8. Gastroözefageal Regürjitasyon

Gastroözefageal regürjitasyon, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması durumunu ifade eder. Bu durum, reflü hastalığının bir belirtisi olabilir ancak her regürjitasyon vakası reflü anlamına gelmez. Reflü, regürjitasyonun yanı sıra mide asidinin yemek borusuna geri kaçması şeklinde tanımlanırken, regürjitasyon sadece mide içeriğinin geri gelmesini ifade eder. Bu nedenle GERD ve regürjitasyon arasında fark olduğu unutulmamalıdır.

8.1. GERD ve Reflü Arasındaki Farklar

GERD, gastroözefageal reflü hastalığını ifade eder ve reflü, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması durumunu belirtir. GERD, reflü belirtileri ve komplikasyonları ile birlikte seyreden özafagus hastalığını tanımlar. Bu nedenle reflü, GERD'nin sadece bir belirtisi olarak görülmelidir. Reflünün GERD olup olmadığını ayırt etmek, hastaların klinik bulguları, endoskopik ve radyolojik tanı yöntemleri ile değerlendirilmesi gereklidir.

8.2. GERD Komplikasyonları

GERD'nin potansiyel komplikasyonları arasında özafajit, Barrett özofagus ve özofagus kanseri bulunur. Özafajit, yemek borusunun iltihaplanması olarak tanımlanırken, Barrett özofagus ise yemek borusunun hücre yapısının değişmesi durumudur. Bu komplikasyonların tespit edilmesi ve tedavi edilmesi önemlidir. Ayrıca, GERD'nin ilerleyen durumlarında özofagus kanseri riski de artmaktadır, bu nedenle GERD komplikasyonlarının erken tanı ve tedavisi büyük önem taşır.

9. Beslenme ve Reflü İlişkisi

Beslenme ve reflü ilişkisi, reflü semptomlarını artırabilir veya azaltabilir. Bazı besinler, özellikle yağlı ve baharatlı yiyecekler, narenciye, domates, sarımsak, soğan, kafein, alkollü içecekler ve çikolata gibi asit reflüsünü tetikleyebilir. Ayrıca sodalı içecekler, kızarmış yiyecekler, fast food, aşırı sıcak veya soğuk yiyecekler de reflü semptomlarını kötüleştirebilir. Bu tür yiyecek ve içeceklerin tüketiminden kaçınmak ve öğünler arasında atıştırmaktan kaçınmak reflü semptomlarını azaltabilir.

9.1. Reflüyü Artırabilecek ve Azaltabilecek Besinler

Reflü semptomlarını artırabilecek besinler arasında yağlı yiyecekler, baharatlı yiyecekler, kafein, alkollü içecekler, narenciye, domates, soğan, sarımsak ve çikolata bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, kızarmış yiyecekler, fast food, aşırı sıcak veya soğuk yiyecekler, sodalı içecekler de reflü semptomlarını artırabilir. Reflü semptomlarını azaltabilecek besinler arasında ise lifli besinler, düşük yağlı süt ürünleri, taze sebze ve meyveler, kepekli tahıllar ve su bulunmaktadır.

9.2. Beslenme Önerileri

Reflü semptomlarını azaltmak için beslenme alışkanlıklarında bazı değişiklikler yapılabilir. Öncelikle, az yağlı ve hafif yiyecekler tüketmek, porsiyonları küçültmek ve yemekler arasında uzun süre bırakarak öğün atlamamak önerilir. Ayrıca, yatmadan en az 2-3 saat önce yemek yememek, yatarken başın yükseltilmesi, gece geç saatlerde ağır yemeklerden kaçınmak ve sindirimi kolaylaştırmak için yavaş yemek yemek faydalı olabilir. Lifli besinler, taze sebze ve meyveler, kepekli tahıllar ve düşük yağlı süt ürünleri tüketmek de reflü semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

10. Alternatif Tedavi Yaklaşımları

Alternatif tedavi yaklaşımları arasında bitkisel ve doğal yöntemler, reflü semptomlarının hafifletilmesinde kullanılan popüler bir seçenektir. Bu yaklaşım genellikle beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi, bazı bitkisel çaylar, özel bitki özleri veya doğal takviyelerin kullanımını içermektedir. Ayrıca akupunktur gibi geleneksel Çin tıbbı uygulamaları da alternatif tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Bu yöntemlerin etkinliği hakkında yapılan araştırmalar devam etmektedir.

10.1. Bitkisel ve Doğal Yöntemler

Bitkisel ve doğal yöntemler arasında, özellikle mide asidini dengelemeye yardımcı olduğu düşünülen papatya, rezene, zencefil gibi bitkilerin kullanımı yaygındır. Ayrıca probiyotik içeren yoğurt ve kefir gibi gıdaların tüketimi, reflü semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Diğer yandan, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve asitli veya yağlı yiyeceklerin tüketiminden kaçınmak da doğal yöntemler arasında yer almaktadır.

10.2. Akupunktur ve Reflü

Akupunktur, geleneksel Çin tıbbına dayanan bir tedavi yöntemi olup, reflü semptomlarının azaltılmasında potansiyel bir alternatif tedavi seçeneği olarak düşünülmektedir. Bazı araştırmalar, akupunkturun özellikle mide asidinin regülasyonu ve mide fonksiyonlarının düzenlenmesi konusunda olumlu etkilere sahip olabileceğini göstermektedir. Ancak bu alandaki araştırmaların sayısının sınırlı olması nedeniyle, akupunkturun reflü tedavisindeki etkinliği hakkında daha fazla bilimsel kanıtın gerekliliği vurgulanmaktadır.

11. Sonuç ve Öneriler

Bu derleme, gastrointestinal sistemin önemli sorunlarından biri olan reflü ve gastroözefageal regürjitasyon konularında kapsamlı bir şekilde ele alınmış ve mevcut literatür ışığında önemli bulgular ortaya konmuştur. Derlemede sunulan bilgiler, reflü ve regürjitasyonun patofizyolojisi, klinik bulguları, tanı yöntemleri, komplikasyonları, tedavi seçenekleri ve bu sorunların özel durumlar olan pediatrik dönem ve hamilelikte nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda önemli bir kaynak oluşturacaktır.

11.1. Derlemenin Önemi ve Çıkarılan Sonuçlar

Bu derleme, reflü ve gastroözefageal regürjitasyon konularında yapılan araştırmaların önemini ve bu alandaki gelişmelerin klinik uygulamalara nasıl yansıması gerektiğini vurgulamaktadır. Yapılan derleme, literatürdeki mevcut bilgilerin özetlenmesi ve bu bilgilerin kavranarak tedavi stratejilerinin belirlenmesine nasıl yardımcı olabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, reflü ve regürjitasyonun temel patofizyolojik mekanizmaları ve bu mekanizmaların klinik bulgular üzerindeki etkisi detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

11.2. Gelecekteki Araştırma Yönelimleri

Gelecekteki araştırmaların, reflü ve gastroözefageal regürjitasyon konularında odaklanması gereken noktalar arasında, tedavi yöntemlerinin daha etkin hale getirilmesi, yeni tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, özellikle pediatrik ve gebelik dönemindeki özel durumların daha iyi anlaşılması ve yönetilmesi, beslenme alışkanlıklarının bu durumlar üzerindeki etkisinin detaylı bir şekilde incelenmesi ve alternatif tedavi yaklaşımlarının klinik etkinliklerinin daha fazla araştırılması yer almaktadır. Bu konuların gelecekteki araştırmalarla daha derinlemesine ele alınarak klinik uygulamalara yansıtılması, reflü ve regürjitasyonun yönetiminde önemli gelişmelere yol açacaktır.



Gaviscon şurup 3x1
45 yaş üstü ise, ailede mide kanseri öyküsü varsa, kilo kaybı varsa, gaitada gizli kan varsa endoskopi yapılması için sevk edilmelidir.
Tags:

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)

#buttons=(Ok, Go it!) #days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn more
Ok, Go it!